İki gündür yatıyorum, fena halde gribim. Paçavra gribi derler ya, işte ondan. Sürekli adaçayı, ıhlamur, ekinezya, kuşburnu vs bitki çayları içiyorum. Aman ne güzelmiş meğer..Sürekli dinlenmek ve bitki çayı içmek zihnimi nasıl berraklaştırdı anlatamam. Üstelik paso birşeyler okuyorum: Bitiremediğim kitaplar, es geçtiğim gazete ekleri, kıyıda köşede kalmış eski dergiler, vs vs. Grip olmanın bazen faydalı olabileceğini düşünmeye başladım artık:)
Salvador Dali'nin güncesinde okumuştum: Dali bir gün bağırsak hastalığına yakalanır ve yatağa düşer. Aradan bir hafta geçince günlüğüne şöyle yazar: 'Teşekkürler Tanrım bana bu bağırsak illetini verdiğin için, bünyemde eksik olan tek şey, buydu işte!' :)
Dali kadar müteşekkir değilim ama, hayata kısa süre için de olsa es vermenin bünyeye olan yararlarını artık anlamış bulunuyorum.
Bu yazıdan çıkan sonuç: 'Hastalık o kadar da kötü bir şey değildir!!:)