Bundan yıllar evvel Doğan Cüceloğlu'nun Savaşçı’ adlı kitabını okumuştum. Bir insanın hayatı boyunca karşılaşacağı zorlukları yenmeğe çalışırken nasıl bir kişilik sergilemesi gerektiği ve hayatı zorluklarla beraber mutlu kılmanın nasıl olacağı üzerine yazılmış, dili oldukça akıcı ve hoş bir kitaptı. Okuyup hayran olduğum ve kendime dersler çıkardığım Savaşçı’nın, daha sonraları bir arkadaşımdan duyarak merak sardığım ve yedi kitabını okuduğum Carlos Castenada’nın ‘Don Juan’ (Bu tarihteki o bildiğiniz Don Juan değil! J) serisiyle aynı fikre sahip olduğunu öğrendim. Bazı çevreler bunun ‘aynı fikirde olmaktan öte’ tıpatıp aynı eseri kopyalamak olduğunu da söylemişler idi de o zamanlar ben bununla fazla ilgilenmemiştim. Ve fakat bu söylenti ve tanık olduğum bu kopyalama işi, aslında bir ‘Savaşçı’da bulunmaması gereken bir özellikti, bunu da yazarken şimdi farkettim.. İnsan sürekli, konuşurken, yazarken, ve hatta yaşarken yeni şeyler öğrenip keşfedebiliyor!. En nihayetinde, Doğan Cüceloğlu'nu ve kitaplarını severdim, hala da severim..
Savaşçı’da en sevdiğim bölüm ‘Gerçekte Kimsiniz?’ başlığını taşıyordu. Buna verilecek yanıtlar: Benim adım şu, soyadım bu, mesleği doktorluk olan biriyim, falanca ailenin çocuğuyum, Türküm vs olurdu normal şartlarda. Ama yazar şöyle diyordu, ‘isminiz, kimin çocuğu olduğunuz, hangi milletten olduğunuz, cinsiyetiniz vs. den bağımsız olarak; başka deyişle, tüm etiketlerden ve elbiselerden sıyrıldığınızda geriye kalan siz, kimsiniz?’..
Bir süre düşündükten sonra ‘ben etrafına ve bütün dünyaya meraklı gözlerle bakan, herşeyi ama herşeyi keşfedip edip bilmek isteyen ‘MERAKLI GÖZLER’im dedim kendi kendime J
Yakın arkadaşım ve üniversitemizin de sevgideğer doktorlarından Müjde (Soytürk)’ye de aynı soruyu yönelttim birgün sohbet ederken. Şaşırdı, her zamanki gibi gözlerini derinlere dikip uzun uzun düşündü ve hemen oracıkta kağıdın üzerine birkaç dize karaladı..
Onun bu tarzına hep hayran kalmışımdır: Sorduğunuz en basit, en ucube soruyu bile ciddiye alır, üzerine kafa yorar ve mutlaka ama mutlaka felsefi bir sonuca varırJ
Yazdığı dizeleri hala saklarım, şöyle diyordu şiir:
Ben Kimime Ani Yanıt
Bedeninin ve kimliğinin dışında özgürce yaşayan bir ruh
İşte ben buyum
Bir ruh...
Hayal toprağı,
Düş gezgini,
Çocukluk simsarı.
Hain bir hırsız oyunları çalan ve bölüştüren,
Bir arı,
Bir köprüyüm gözleri açan birbirine.
Bedenim ve kimliklerim
Sadece bedenim ve kimliklerimdir,
Ben ise bir ruhum tutsakken özgürce dolaşan.
(Teşekkür ederim meraklı gözler,
Teşekkür ederim.
Düşlerin benim -iyi ve kötü- unutma.)
Besinim ekmek peynir değildir
Sanıldığı gibi;
Bir bakıştır şaşkın,
Kendini ele veren bir el hareketi
Ya da bir söz aslını gizleyen,
İnsan yerim ben acıtmadan
İnsan yerim karışmadan.
Bir ruh,
Diğer beden ve kimliklerin tutsaklarını arayan.
Sevgili Dostum böyle güzel bir şiirle yanıt vermişti sorduğum soruya.
Peki ya siz kimsiniz, hiç düşündünüz mü?