22 Kasım 2010 Pazartesi

ANATOMİ BİR SERÜVENDİR

Anatomiyle olan ilk serüvenim Ege üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim alırken başladı. O zamanlar ‘Hocaların Hocası’ lakaplı Prof. Dr. İsmail Ulutaş hala görev başındaydı. İsmail Hoca’dan hem çok korkar, hem de çok severdik. Onun gibi ders anlatan ve anlattığı dersi içselleştirmiş, özümsemiş başka bir hoca daha görmedim tüm eğitimim boyunca. Yıllar geçtikçe, bize özenle verdiği bilgilerin yararını hem meslek yaşamımda, hem de normal yaşamımda gördüm.


Anatomi dersi, içeriğinin insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarının incelenmesi olması itibarı ile çok zevkli, ancak kullanılan materyalin kadavra dediğimiz formolle sabitlenmiş ölü insan bedeni olmasıyla da oldukça korkutucu görünen bir derstir her zaman. Tıp öğrencisi, daha tıp eğitiminin en başında karşılaştığı bu dersten her zaman çok korkar ve oldukça zor bulur. Anatomik terimlerin Latince olması, öğrencilere yeni bir dil öğrenme zorunluluğunu ve zorluğunu getirir. İşin aslı bir bulmacanın parçalarını tek tek öğrenip büyük resmi tamamlamaya çalışmaktadır. Her öğrenilen organ, detaylarına girilen her sistem aslında insan vücudu denen muhteşem yapının tüm yönleriyle kavranması içindir.

Anatominin tarihine baktığımızda sanat ve anatominin birlikteliği önemli bir olgu olarak kendini göstermektedir. Görsel sanatın mihenk taşlarından dahi ressam ve heykeltıraş Leonardo Da Vinci’nin, ortaya koyduğu muhteşem eserleri yaratmadan önce evinin bodrum katında geceler boyu zor şartlarda kadavra diseksiyonu yaptığı bilinmekteydi. Organların asıl yapılarını ortaya çıkarmak için beden boşluklarına balmumu enjekte etme yöntemini geliştirmişti. Bu teknik günümüzde de kullanılmaktadır. Gözlem yeteneği ve etkileyici teknik becerisi, onu tarih sayfasında anatominin babası yapmıştır. Anatomiyi bu kadar iyi bilen birinin kusursuz insan bedenleri ve yüzleri çizmesi daha olanaklı görünüyor. Tıpkı insan anatomisini iyi bilen cerrahın diğerlerine oranla daha başarılı operasyonlar yaptığı gibi..

Günümüzde ise anatomi sadece tıbbın temel derslerinden biri olarak algılanmakta ne yazık ki. Tıpta uzmanlık eğitimlerinin oldukça detaylandırılmasının bir sonucu olarak hekimlerimiz çeşitli dallarda uzmanlaşmakta, ancak bu denli uzmanlaştıktan sonra da insan vücudunun bütününü algılamayı kısmen bırakmaktadırlar. Uzmanlaşmanın insan sağlığı açısından su götürmez yararına karşın, vücudun anatomik yapı ve işleyişinin bir bütün olduğunun unutulması, bazen organ ya da sistem tedavisi yapılarak evine gönderilen, ancak bütünün işleyişi iyi değerlendirilmediği için bir türlü iyileşemeyen hastaların artmasına varlığına yol açmaktadır.

Bu bağlamda, Toplum Sağlığı Merkezleri’nin halkın bilgisini artırmak için düzenledikleri eğitimlerde, insan anatomisini, dolayısı ile yapı ve işleyişini anlaşılır bir dille anlatmaları toplum yararına olacaktır. Böylece her bireyin kendi bedenini, yapı ve fonksiyonlarını daha iyi tanımasıyla, koruyucu tıp amacına daha çok ulaşmış olacaktır. Tıbbın amacı eğer hastalıklar ortaya çıkmadan önce insan sağlığını korumak ise, böyle bir yönelimin insan sağlığına ve ülke ekonomisine katkısı tartışılmaz.

Bireysel anlamda, kendi bedenimizin yapısını ve işleyişini bilmenin, çoğumuz için belki görsel sanat alanında değil ama, yaşama sanatını daha iyi icra etmemizde yardımcı olacağına inancım tam. Bu bağlamda her bireyin kendi vücudunu tanıması, organlarının yapısını ve işleyişini iyi bilmesi kendi yararına olur diye düşünüyorum. Hastalıkla karşılaşmadan çok önce, kendi koruyucu hekimliğimizi önce kendimiz yapmalı, ancak çok daha sonra, vücudumuzu hekimlere ve tıbba bırakmalıyız. Bu da ancak anatomiyi iyi bilmekle olacaktır..



2 yorum:

  1. Funda, bana ilk anatomi dersini anlatmıştın, sanıyorum Niksardaydık... hep aklıma gelir...İnsan anotomisi bilinmeseydi sanırım Tıp diye bir şey zaten olmazdı...

    YanıtlaSil
  2. Öyle miydi Lale Abla?? Hafızan gerçekten çok iyiymiş..Nedense hatırlayamadım.
    Anatomi tıbbın temeli gerçekten de..

    YanıtlaSil