16 Ekim 2020 Cuma

COVID 19’DEN KORUNMA VE TEDAVİ YÖNTEMİ OLARAK AKUPUNKTUR

2019 yılının Aralık ayında Çin Wuhan'da başlayan COVID-19, ülkemizde de Mart ayının ikinci haftasından itibaren binlerce insanı etkilemiştir. Bu süreç Çin’de genel olarak immün sisteme katkı sağlayan akupunktur uygulamaları ve modern batı tıbbının birlikte kullanımı sayesinde başarılı bir şekilde atlatılmıştır. Geleneksel Çin Tıbbı’na göre akupunktur, COVID-19 hastalığı için hem korunmada, hem de tedavi sürecini yönetmede ve iyileşmede etkin rol oynamaktadır. Covid 19 damlacık yoluyla bulaşır ve kuluçka süresi 2 ila 14 gün arasında değişir. Semptomlar hastadan hastaya farklılıklar gösterse de genellikle ateş, öksürük, boğaz ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, bazen de gastroenterit ile karakterizedir. Hastalık çoğu insanda hafif bulgularla bazen de asemptomatik seyir gösterirken çok yaşlılarda ve kronik hastalığı olanlarda pnömoniye, akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) ve çoklu organ yetmezliğine neden olabilmektedir. Virüse özgü bir ilaç şu an için bulunmamakla birlikte, antiviral ilaçlar, sıtma tedavisinde kullanılan hidroksiklorokin ve alt solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılan azitromisin hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.
AKUPUNKTURUN İMMÜN SİSTEM ÜZERİNE ETKİSİ Modern klinik ve deneysel çalışmalar akupunkturun; bağışıklık fonksiyonunu, antienflamatuvar ve antienfeksiyöz etkileriyle düzenleyebileceğini göstermiştir. Akupunktur, hücresel ve humoral bağışıklıkları etkiler; retiküloendotelyal sistemi aktive ederek immunstimulan hücre artışını aktive eder ve lökositozu uyarır, globulin, kompleman ve interferonu aktive ederek mikrop öldürücü etki gösterir. Otonom ve nöroendokrin sistemlerin hipotalamus-hipofiz kontrolünü yaparak özellikle mikrodolaşım, lokal ve genel ısı düzenlenmesini modüle eder. Akupunktur iğnesinin cilt altına girmesiyle birlikte mikroinflamasyon meydana gelerek, bu bölgelerde trombositlerden salınan TGF-α, TGF-β gibi sitokinler nötrofilleri bölgeye çeker, doku makrofajlarını da aktive eder. Bir süre sonra bütün vücutta diğer bağışıklık sistem hücreleri de aktifleşmekte ve viral bulaşma olduğunda bu hücreler cevap vermeye hazır bir duruma gelmektedir. Noktaların akupunkturla uyarımı IgA konsantrasyonunu, T lenfosit sayısını artırarak bağırsak hasarını, yüksek geçirgenliği iyileştirmekte ve bağırsak mukozal bağışıklık bariyeri üzerinde koruyucu etki yapaktadır. Ayrıca CD8+ T hücre artışı yaparak sepsisteki ölüm oranını azalttığı bildirilmiştir.
COVID-19’UN AKUPUNKTUR İLE TEDAVİSİ COVID-19 akupunktur tedavi yaklaşımında yapılacak uygulama hastanın genel durumuna uygun olarak değerlendirilir ve Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu rehberlerine uygun önlemler alınarak yapılır. Akupunktur tedavisi uygulaması sırasında kesinlikle Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş olan karantina ve dezenfeksiyon şartlarına uyulmaktadır. COVID-19 için yapılacak akupunktur tedavisi öncesinde Geleneksel Çin Tıbbı’na göre hastada görülen semptomlar tespit edilerek sendromlar ayırt edilerek klinik evreleme yapılır. Akupunktur tedavisindeki amaç, vücuttaki akupunktur noktalarını uyararak meridyen boyunca iç organları uyarmaktır. Bu doğrultuda akupunktur noktalarının uyarılması ile iç organları ve vücuttaki Qi’yi uyarmış ve güçlendirmiş oluruz (Geleneksel Çin Tıbbına göre“Qi” yaşam enerjisi anlamına gelir bu enerji akışı bozulduğunda, arttığında ya da azaldığında hastalıklar oluşur). Bu da COVID-19 salgınına neden olan patojeni vücuttan ayırıp uzaklaştırılabilir, organlarda meydana gelen hasarı azaltabilir, immün sistemin düzenlenmesini ve semptomların gerilemesini sağlayabilir. Risk grubu altındaki bireylere profilaktik olarak uygulama yapılarak olası hastalığın olumsuz etkileri azaltılabilir.
COVID-19 TEDAVİSİNDE KORUNMA Covid-19 pandemisinde proflaktik (koruyucu) yaklaşımın gerekliliği özellikle risk grubu içerisindeki doktorlar, hemşireler, yardımcı sağlık personelleri ve bu dönemde görevli kamu personelleri için her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. COVID-19’un bulaşma yolları düşünülerek göz, ağız ve burun mukozası ile ilgili lokal akupunktur noktaları ilk olarak tercih edilir. Bu noktaların kullanılması bu bulaş alanlarında iğnenin girmesiyle birlikte mikroinflamasyon meydana getirerek, bu bölgelerde trombositlerden salınan TGF-α, TGF-β gibi sitokinler nötrofilleri bölgeye çeker. Bu dönemde doku makrofajlarının da aktif olduğunu görüyoruz. Bir süre sonra bütün vücutta diğer immün hücreler de aktifleşiyor. Yani bu bölgelerde bir viral bulaşma olunca immün hücreler cevap vermeye hazır bir duruma geliyorlar. Dolayısıyla kişinin hastalıktan korunması mümkün olabiliyor.
COVID-19 hastalığının tedavisinde en tecrübeli ülkelerden biri olan Çin, tedavi deneyimlerini gerek yayınladıkları makalelerle gerekse de hazırladıkları re hberlerle tıp bilim camiasıyla paylaşmıştır. Hastalarının neredeyse tamamına yakınında modern tedavilerle birlikte akupunktur uygulamalarını da kullanmışlardır ve tedavideki başarılarını da bu birlikteliğe borçlu olduklarını sıklıkla vurgulamaktadırlar. Akupunktur esas etkisini olası vaka ve ilk evre hastalarda göstermekte, hastalığın ileri evrelere geçişini önlemeye ve iyileşme evresinde de hastalığa ait olası bozuklukların azaltılmasına önemli derecede katkı sağlamaktadır. Buna karşın, orta ve kritik evredeki hastaların tedavisine katkısının daha sınırlı olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle ilk evrelerdeki ve iyileşme dönemindeki her hastaya, mevcut tedaviye mutlaka akupunktur ilave edilerek bütünsel anlayışla uygulanması gerekmektedir. Akupunktur tedavisinin bağışıklık sistemi üzerine etkilerinin bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış olması, nispeten ucuz olması, yan etkisinin olmaması gibi nedenlerden dolayı ülkemizde de COVID-19 tedavisinde giderek önem kazanmaktadır.
Doç. Dr. Funda Aksu, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

16 Temmuz 2020 Perşembe

PANDEMİ SÜRECİNİN ÖĞRETTİKLERİ


Kolay değildi.. Mart ortasında başlayıp Haziran başında gerilemeye başlayan pandemi süreci hepimizi yordu ve hayatımızda, kişiliklerimizde, yaşam biçimimizde derin ve kalıcı değişiklikler yaptı.
Bir hekim olarak virüs enfeksiyonlarından nasıl korunacağımı, enfekte olma durumunda neler yapılabileceğini ve iyileşme sürecini az çok bilmeme rağmen, Covid-19 hakkında duyduklarım, okuduklarım, bugüne kadar öğrendiklerimi tekrar sorgulamama neden oldu. Bir kere, bu virüs, bütün ezberleri bozup çok çeşitli yollardan bulaşabiliyor ve enfeksiyon durumunda çeşitli şekillerde hastalık oluşturabiliyordu. %90 iyileşme oranını bilmeme rağmen, ben de herkes gibi önlemleri had safhada alarak bu süreci atlattım. Atlattım diyorum ama, önümüzdeki dönem neler olacağı hakkında da pek bir fikrim yok ve medyada okuduklarım da net bir şey söylemiyor..
Bu süreçte hepimiz çok çeşitli bilgi kaynaklarından beslendik ve pandemi hakkında hepimizin kafası çok karıştı. Çeşitli uzmanların bazen birbirine zıt açıklamalar yapmaları da her şeyin üstüne tuz biber oldu.
Pandemi sürecinde:
Alışverişlerimizi büyük bir dikkatle yaptık, toplu alanlara girmemeye çalıştık.
Daha önceden alıp giyemediğimiz ayakkabılarımız ve giysilerimizi görünce, tüketim sevdamızın ne kadar gereksiz olduğunu farkettik.
İşlerimiz ve hayat koşuşturmacası arasında görmek için bahane yaratmadığımız sevdiklerimizin ne kadar değerli olduğunu, bir el sıkışmanın, sıcacık bir kucaklaşmanın değerini anladık.
Daha önceleri hayatın ne kadar zorlaştığından ve insanlardan yakınırken, bir günü layıkıyla yaşamanın ve sağlıklı kalabilmenin en önemli şey olduğunu bize ufacık bir virüs öğretti.
Tüm dünya insanlarının bir virüsün karşısında nasıl da eşitlendiğini ve kimsenin diğerinden farkı olmadığını öğrendik.
Hep kendi iyiliğimizi ve refahımızı düşünürken, bireyin, yani parçanın iyiliğinin bütünün iyiliğinden ayrılamayacağını öğrendik. Öyle ya, bu beladan tek başına kurtulmaya çalışmak imkansızdı, tüm dünyanın kurtuluşuyla mümkündü her birimizin kurtuluşu..
Kısacası, aslında tüm dünya insanlarının düşünüşünde çok büyük değişimler yarattı bu süreç. Ve bundan sonra dünya asla eski dünya olmayacak; ben kendi adıma, sevginin ve iyiliğin daha fazla ön plana çıkacağını, bencilliğin, benmerkezciliğin yerini toplum ve insan sevgisinin alacağını düşünüyorum ve buna inanıyorum.
Sağlıklı, neşeli ve huzurlu günler dileğiyle..
Doç. Dr. Funda Aksu